Ankara Futbol Muharebesi
Bu başlığı atmamın birçok nedeni var maç ve sonrasında yaşanan sporun özüne ruhuna aykırı çirkin olayların vuku bulması futbolun önüne geçmesi bu başlığı atmamda en büyük etken şüphesiz. ”Teşbihte hata olmaz” derler maçtan önce Beşiktaş iki haftadır iç sahada sergilediği dominant oyunu Ankara’da da kazanarak yegane gücün ligin üzerinde diye tanımlanan fizik ve oyun gücünün kendisinde olduğunu Anadolu’ya ve deplasmanlara hissetirmek istiyordu. Ankara Muharebesi’nde Osmanlı gibi…
Lakin maç meydan muharebesi gibi korakor mücadeleyle başlayınca ayak uydurmakta zorlandı nedense, burada Ankaragücü’nün V.İsmael’in temel oyun anlayışında yer alan; Hareketlilik ve oyuncuların yer değiştirmesiyle meydana gelen boşluklardan pozisyon üretme üzerine inşa etmeye çalıştığı oyun anlayışını, sürtünerek oynama aynı zamanda alan değiştireni değil alanı korudukları bir anlayışla da Beşiktaş’ın bilindik oyununu bertaraf ettiğini söyleyebiliriz. Beşiktaş bu muharebeye ayak uydurmaya başladığında da Mete Kalkavan iki testiden daha zayıf olanın kırılmasına müsade etmeyerek kolay faullerle oyunun çok fazla dumasına sebep oldu. Benim V.İsmael’in oyununda övdüğüm yerler fazlasıyla olduğu gibi eleştirdiğim yerleri de var nitekim yenilen iki golde de savunmanın 5-2-3 dizilmesini rakibin tehlikesiz gibi görünen bölgelerde topla oynamasını kolaylaştırdığı gibi rakibe uzak mesafe orta/şut imkanını çok fazla sağladığını düşünüyorum.
Hoca bu riski merkezi sağlama almak ileride üç oyuncu ile rakibi tehdit etmek adına alıyor olabilir ama yenilen gollere bakıldığında buna bir çözüm bulması gerektiği de gün gibi ortada.Ankaragücü sahada birebir mücadele oyununu kazanıp demin bahsettiğim bölgeden kaynaklanan bir taktik plan ile iki gol buldu,ancak futbol muharabesini kazanmak için yeterli olmadı çünkü tüfenk icat oldu mertlik bozuldu, Beşiktaş S400 tehditiyle hala sahadaydı…Wout Weghorst… İki nokta atışı pası sahada heybetli duruşuyla Beşiktaş’ı pisikojik ve skor olarak öne geçirmeyi başardı.Maç daha 2-2 olmadan bu atmosferleri oynamış “futbol muharebesi oyunlarında” fazlaca deneyimli Josef’i çağırıyordu aslında. Oyuna girdi oyunu tuttu takımı 2-3 öne geçti atmosferi düşürdü takım arkadaşlarının kart görmesini engelledi sahaya giren holiganı dahi tuttu, barış elçisi gibi girdiği sahadan günah keçisi olarak oyundan atıldı.
Beşiktaş bu futbol muharebesini kazanmıştır ama Josef De Souza’yı Ankara’da tutsak bırakmak zorunda kalmıştır bu haksız esareti bitirecek olan da Türkiye Futbol Federasyonu’dur.Her karar bir emsal teşkil eder bu gibi durumlarda oyuncuların kısmen müdafaa hakkı olmalı ve Josef bunun en temiz örneği olarak cezalandırılmamalı.
Son olarak maç sonu Ömer Erdoğan’ın yaptığı maç hakem ve maç sonu değerlendirmeleri baştan sona çelişkilerle doluydu uzun uzun burada yazmayacağım,acaba olur mu diye ümit ettiğim hocalardan biriydi kendisine naçizane tavsiyem tekrar oyuna sahaya dönmesi orada kendini geliştirmeye çalışması olacaktır.