“PANİK”
Öncelikle belirtmek isterim ki çok kötü oynadık hiç de iyiye gitmiyoruz. Beşiktaş derbi olsa bile 0-0’a sevinecek rakibe pozisyon vermedim diye sevinecek takım değildir.
İlk yarı özellikle ilk 15 dakika maça çok kötü, panik, ne yaptığını bilmeyen bir görüntüde başladık. Fenerbahçe’yi zorlayacak hiçbir hamle yapamadık üstüne de en iyi oldukları rakibi ofsayta düşürme tuzağına düşerek Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ sürdük. İnatla iş yapmamasına rağmen dikine oynamaya çalışıp ilk yarıda çoğu kez amatörce ofsayta düştük.
Bunda en büyük etkenin İstanbulspor maçından sonra İsmael hakkında başlayan yoğun eleştiri ve istifa sesleri olduğunu düşünüyorum. Hocanın kenardaki tepkilerine, ilk yarıda oyuncuların sayısız pas hatalarına bakarsak hoca basını, hakkında söylenilenleri takip etmiyorum dese de kesinlikle takip ediyor ve buna göre tercihlerde bulunuyor. Bunu üçlüden vazgeçişi, ilk hatasında Necip’i kesip sonraki hafta Welinton’u oyuna sürmesinden Ersin’i kesmesinden zaten çok net anlıyoruz. Dün akşam da gördük ki derbiye çok panik şekilde hazırlanmış ve kesinlikle bunu oyunculara da bir şekilde yansıtmış. Sahada Saiss ve Tayyip Talha dışında herkesin ayağı titriyor gibiydi. Birçok isim sorumluluktan kaçtı.
Yavaş yavaş oyuncuların da oyuna inancının azaldığını ve bu yüzden ilk haftalardaki takımı pres yapmaya iten coşku ve enerjinin de her hafta kaybolduğunu görmeye başladık. Maç içinde dikkat ettim geriden çıkışlarda Josef 2-3 kez İsmael’e bir şeyler anlatıp serzenişte bulundu. Oyuncular da sorunun farkında.
Bunu haftalardır dile getiriyorum Beşiktaş maç içinde zaman zaman pas oyunu oynamak zorunda. Her dakika her an dikine oynanmaz. Ama görüyoruz ki Valerien’in böyle bir düşüncesi yok. Takımın, hocanın set oyununa dair hiçbir çabası yok. Weghorst’a dik indirirse bir şeyler olur düşüncesiyle 8 haftayı kapattık.
Şunu da belirteyim Ismael Beşiktaş’ında Wout Weghorst golcü-striker değil. Weghorst bu sistemde ileride kule görevi gören tek işi ileride kafa topuna çıkıp top indirmek olan oyuncuya dönüşmüş durumda. İlk 8 haftada Weghorst’un ceza sahasında kaç tane kaçırdığı gol veya kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyon var bunu düşündünüz mü hiç? Ben 3 golü dışında sadece İstanbulspor maçında karşı karşıya kaçırdığı pozisyonu hatırlıyorum onun dışında adamı ceza sahasında topla buluşturamıyoruz bu konu çok can sıkıcı. Weghorst’u dün son 10 dakikada kullandığımız gibi kullanmak zorundayız. Adam her maç en fazla 2-3 kez ceza sahasında topla buluşabiliyor buluştuğunda da son vuruş yapmaya mecali kalmıyor. Çünkü hep kaleden alakasız yerlerde baskıda ya da top indirmekle meşgul. Bu adam Bundesliga’da 20 golü aşmış çok iyi bir bitirici. Dün mesela ilk yarıda ofsayttan iptal edilen golünü hatırlayın. Belki ofsayt ama çok soğukkanlı şekilde topu ağlara göndermeyi başardı.
Beşiktaş’ın elinde ligin çok çok üstünde bir kadro var. Ama bu kadro şu anda maalesef potansiyelinin ancak yüzde 15-20 sinde oynuyor. Çünkü birçok oyuncusu yanlış şekilde kullanılıyor ve oyun mantalitesi tamamen yanlış.
Son olarak maalesef dünkü maç çok sevmeme, başarılı olmasını istememe rağmen bu işin Valerien İsmael ile olmayacağını gösterdi. İnanın son dakikalarda Weghorst’un kaçırdığı 2 gol pozisyonunda hiç heyecanlanmadım çünkü o golü atıp maçı kazansan da sonraki hafta kazanacağın kesin değil. Çünkü doğru oynamıyorsun yanlışta ısrar etmeye devam ediyorsun. Bu açıdan Ismael ya bir B planı üretip pas oyunu yaratacak ya da kendi ipini kesecek.