Helios’tan Sevgilerle
Girişte belirteyim, tozlu raflar arasından “coşkulu futbol” konusunu tekrar açabiliriz.
Öncelikle, “güçlü, kuvvetli ve çok yakışıklı bir delikanlı” olarak adlandırılır Helios. Ve Helios, kendi bahsi açıldığında; “Bir amaçla doğdum” der. Kimdir Helios? Analizimizde işi ne? Helios mitolojide Güneş Tanrısı, Güneş’in kendisidir!
Bu vesile ile; Beşiktaş’ın Güneş’i, Şenol Güneş’e tekrar hayırlı olsun diyelim!
Futbola dönecek olursak; herkesin aklında değişimin ne kadar ve nasıl olacağı vardı. Dün gördük ki; kurgu değişti, bazı oyuncular değişti ve hep söylediğim “anlayış” değişti. Neydi o anlayış, taraftarıyla bütünleşen, taraftarın enerjisini sahaya yansıtabilme özelliği.
Sistemler, taktikler, fiziksel durumlar bir maçla değişmez ama coşku değişir. Bunun için uygun oyuncuları tercih etmek, işin en önemli adımıdır. Örneğin Cenk Tosun’un, bence hala tam hazır olmamasına rağmen, mental enerjisinin çok üst düzey olduğunu gördük.
Bir büyük soru işareti ise, yine orta oyunu mu oynayacağız, merkezi mi kullanacağız? Dün ilginç bir şekilde hiç kanadımız olmadan maça çıktık. Her ne kadar kağıt üzerinde farklı farklı dizilimler görsek de, ataklarda net şekilde çift forvet oynayan bir takım vardı.
Ve bu çift forvetin merkezi kalabalık, kanada merkez yoğunluğu ile inme üzerineydi. Bu ilginç bir fikirdi, ilk maçtan etki edebilme noktasında ancak böyle radikal işler yaparak etkiyi hissedebilirsiniz. Peki, açıkları yok muydu bu oyunun? Tabii ki vardı!
Öncelikle Rosier, Masuaku’nun sık sık pas hatası yapmasının açıklaması da aslında önlerinde yerleşik bir kanat oyuncusu olmaması ile ilişkiliydi. Ve bu eksiler de önceki maçlara nazaran fazla pozisyon vermemizi ve hatta 2 gol yememize sebep oldu. Ama…
Ama; bu oyun yesen de takımın geri döneceği ya da tekrar öne geçeceğine dair ofansif gücü de elinde bulunduruyor. Yani elinizde ligin en iyi santraforu varsa; WW bu oyunda çok gol atar ve attırır. Ki ofansif anlamda da oyunun daha fazla içinde olur.
Mesela; ilk 11 maçta maç başına 2 şut ortalaması ile oynayan Weghorst, dün 6 şut çekti, 4’ü isabetliydi. Ceza alanında maç başına 5 kere buluşan Weghorst, dün 10 kere buluştu. Ve en önemlisi, maç başına 2 başarılı atakta bulunan WW, dün 7 başarılı atak bitirdi.
Ve hep söylediğimiz, “Weghorst’a yaklaşan gol atar” düsturuna Cenk de uyunca, Cenk ve Weghorst’un etrafında inanılmaz boşluklar oluştu. Talha’nın golünde 2 rakip stoper Weghorst’un üstündeydi, keza penaltıda yine öyle. WW’nin attığı gollerde de Cenk!
Tabi, öndeki kalabalık, bu maç özelinde yer yer orta sahayı vermemize sebep oldu. Bu da gayet normal karşılanabilir, hem ilk maç tedirginliği, hem de Ümraniye’nin sonuncu da olsa yabana atılmayacak bir takım olması. Hatay’dan çok iyiler mesela.
Ama bizim de elimizde önemli bir fiziksel silah var. Gedson Fernandes, ne zaman takımın düşmeye başladığını hissettiğimizde devreye girdi. Dün 6’da 5 ikili mücadele, 3’te 2 hava topu, 6’da 5 dribling ile oynadı. 11 top kazanma ile şu an lider, 2. sıradaki oyuncu 5 top kazandı.
Biz, hocanın Dele Alli’ye nasıl dokunacağını beklerken, bu sistemin en önemli oyuncusu olacağını bildiğimiz Gedson, hem moralli hem dokunulmuş oynadı. Örneğin, dün sadece top kaparak değil, 4 anahtar pas atarak, asist yaparak da haftayı birçok veride önde kapatıyor.
Ben, N’koudou’nun bulacağı şansın azalacağını belirtmiştim, çünkü O da hem ceza alanına girmiyor, çizgide kalıyor, hem de geri dönüşte sıkıntı yaşatıyor. Redmond diye de epey söylendim. Dün ayağına her topu aldığında rakibe tehlike yaratan, alanları harika kullanan bir Redmond vardı!
Beni en çok şaşırtan değişikliklerin zamanlamasıydı. Şenol Güneş, kendisi bile maçtan sonra şaşırmıştır. Çünkü biz önceki döneminde bu konuda çok erken değişiklik yapmaması ile kafamızda bağdaştırmıştık. Bu anlamda şaşırtıcı bir başlangıç oldu!
Bir diğer konu ise, defansta yapılan hatalar. Yine basit hatalar yaptık ama dediğim gibi sistemin değişmesi sürecinde biraz sancılar çekeceğiz. 40 günlük araya en az sancı ile gitmemiz lazım. Bu anlamda Saiss bizim için gerçekten şans, tam bir lider gibi yönetiyor.
Talha’ya da ne diyeyim artık, parıl parıl parıldıyor. Gol atmayı da seviyor, hep arıyor. Yolu uzun ve açık olsun. %92 başarılı pas ile oynadı dün, hala gelişiyor. Gördüğüm kadarıyla öğrenme kabiliyeti de yüksek bir oyuncu. Saiss’e baktıkça daha da gelişecektir.
Mert konusunda henüz bir şey demek istemiyorum. 40 günlük aradan çıktığımız ilk maç daha net değerlendiririz. 1 yıl oynamadı, psikolojik yıkımları var. İyi kaleci, değişim ona da yarayacaktır. Umarım bu süreçten, az yara ile, güçlenerek çıkar.
Biraz da veriler üzerinden konuşalım. Özellikle ilk 11 maç ile ne değişti diye baktım, neyi farklı yaptık? Örneğin daha az uzun top yaptık ama yaptığımız toplarda daha fazla başarı sağladık. Yüzdemiz yüksekti. Bunlar da daha çok çapraz odaklı toplardı.
Şenol Güneş dönemlerinin aksine, kaleye 1 kafa şutu attık. O da gol oldu! İlginçtir, ilk 11 maçta rakip sahada maç başına 11 top kazanmıştık, dün 17 top kazanmışız. Yani çift forvet ile daha çok baskı yapıp, daha çok kazandık. Buraya hep önem vermişimdir.
Dün Şenol Güneş de, baskı dengesinde hata olduğunu söyledi. Aslında aynı şeyi söylüyor. Baskı yaparken doğru koşuları artırmamız gerekiyor. Dün önceki döneme göre kötü yaptığımız şey, çıkarken yaptığımız şuta dönen 7 hatalı pastı. Bunu geliştirmemiz lazım!
İlginçtir, defansif verdiğimiz pozisyon, ilk 11 maç ortalaması ile neredeyse aynıyken (0,78), ofansif performansta epey yüksek pozisyon sayımız oldu. Aradaki farkı ne kadar açarsa bir takım, galibiyet de o kadar yaklaşır. Dün o fark, en fazla olduğu maçı yaşadık!
Dün pas sayımız, önceki döneme göre çok az düşüktü ama başarılı pas sayımız yüksekti yani yüzde olarak daha iyi yerde bitirdik. Normalde 17 orta yaparken, dün 12 orta yaptık! Dün 33 hava topunun da 20sini alıp 13’ünü kaybettik. Çok çok iyi bir veri!
Birkaç istatistik:
Beşiktaş topla oynama %48
Beşiktaş şut 16’da 10 isabetli
Gedson 6’da 5 ikili mcüadele, 3’te 2 hava topu, 2 top çalma, 4 anahtar pas
Cenk Tosun 2 gol 1 asist, 5’te 3 hava topu, 2 top çalma
Weghorst 2 gol, %81 başarılı pas, 2 kilit pas
Dele Alli 8’de 4 isabetli pas, 3’te 0 top sürme, 9 top kaybı
İlk maçlarda, oyundan ziyade psikolojinin gelişimi önemlidir. Beşiktaş camiasında, herkesin psikolojisinin iyileştiğini gözlemliyorum. Daha da iyi olacak ama Şenol Güneş’in maçtan önceki bebeği sevmesi gibi, yolun çok başındayız, bunu unutmayalım!
Yol uzun, yol sıkıntılı… Özellikle önümüzdeki Galatasaray maçı, rakiplerin bize bakışını, bizim bize bakışımızı yegane değiştirecek maçlardan biri. Puan kaybı çok kaybettirmez ama galibiyet çok kazandırır.
Okuyan herkese teşekkür ederim, iyi haftalar dilerim.